Başlıktan da anlaşılacağı üzere konumuz benim de ilk gençlik dönemlerime denk gelen 90’lar. Belki başlığı görür görmez ‘Offf yine mi 90’lar ne doksanlarmış’ dediniz ya da ‘Bayılıyorum 90’lara keşke 2000’lere hiç girmeseydik’ dediniz.  Yine de ağır basan görüş ‘Bayılıyorum 90’lara’ olacak ki üzerinden 20 sene geçmiş olmasına rağmen bu sevgi artarak devam ediyor.

Nostalji seviyoruz sanki geçmiş, içinde bulunduğumuz dönemden daha iyi ve mutluymuş gibi bi’ hissiyat yaratır üzerimizde. Hatta Woody Allen’ın ‘Midnight in Paris’ filmi nostalji deyince hemen aklıma geldi. Filmde başarılı bir yazar olma hayalleri kuran karakterimiz 1920’lerin Paris’ine bir şekilde ışınlanır ve dönemin yazar, şair, yayıncı ve sanatçılarıyla tanışır… Ama yine de kendi dönemine dönüp kendi hayatını, kaderini yaşamaktan mutluluk duyar. Yani geçmişe özlem iyidir hoştur ama kendi dönemimizin de hakkını vermek en güzelidir.

90’lara dönecek olursak, dönemin şarkılarını, ruhunu çok seviyoruz. Her hafta bir yerlerde 90’lar partisi yapılıyor. Dönemin şarkıcıları konserler veriyor, radyo/TV programları ve söyleşiler yapılıyor. Biz de bunları seve seve takip ediyoruz. Hatta bu köşeden 90’ların çok sevilen isimleriyle yapacağım röportajlar olacak çok yakında.

Peki n’olmuştu 90’larda, bakın neler olmuş. Bir kere mobil telefonlar ve özel televizyonlar hayatımıza girmişti. Herkes daha çok konuşur ve görünür olmuştu. Kültür sanat adeta rönesans çağını yaşıyordu. İstanbul Film Festivali şu an dünyada marka olmuş bir festivaldir 90’lardan çıkıp gelen. Dünya starları ülkemize konser vermeye geliyorlardı. Sosyal medya hayatımıza henüz girmediği için ilişki ve iletişim modelleri bugünden daha farklıydı. Bu farkın içini herkes kendisi doldursun.

Ama ben 90’ları ve 90’ların gideceği yeri kendi evrenimden bakarak yazdım buyrun herkes bu evrene davetlidir.

Yıl olmuş 3000 ve arkadaşlarla gece dışarı eğlenmeye 90’lar partisine gidiyoruz. Çelik söylüyor ‘Dumkakaka dumkakaaka ateşyetim ateşte ateşte aklım gitti bir kıza işte hayır mı şer mi bilmem ama…’  Gerçekten de sene olmuş 3000’ler ve birilerinin 90’lar dinleyip eğlenmesi hayır mı şer mi kestiremiyoruz… Bir ihtimal de Black Mirror sahnesi içindeyizdir. Olsun farketmez her ne olursa olsun bildiğimiz bir şey var ki 90’lar çok ama çok eğlendiriyor.

Üstelik bunun için 90’ları yaşamış olmanız da şart değil. Elbette bir ‘dönemi’ sevmek ya da sevmemek için illa o dönemlerde yaşamak şart değil. Ama ülkemizde 90’lar sevgisi bir başka. Üstelik bunu ulu orta göğsümüzü gere gere söyleyebiliyoruz. Gizli gizli arabesk dinleyip ancak ortamlarda arabesk müziğe üstten bakan kitle gibi değil 90’lar sevenler. Açık açık dümdüz seviyor ve güzellemeler yapıyor. Ben de seviyorum diyerek tarafımı belli edeyim. Yalnız bir şeyin nostaljisini yaparken ya da sevgisini taşırken pek katlanamadığım, komiğime giden, ‘Offf tamam içimi baydı’ dediğim tek şey buğulu bir ses tonuyla adeta bildiğimiz bir gerçekliği değil de sanki bir masal diyarının anlatılması…

Size bir canlandırma yapayım hemen (Hafif kısık ve sanki dokunsalar ağlayacak bir ses tonuyla): ‘Ne güzeldi o yıllar, sokakta salçalı ekmeğimizi yerken arkadaşlarımızla yakar top oynardık’J Bildiniz mi?

 O dönemi kanlı canlı yaşayanlar için ayrı bir anlam taşıyor 90’lar müziği. Belki çocukluğu belki gençliği belki de daha ileri yaşlarında yakaladı o yılları. Dönemin şarkılarından birini duyduğumuzda gurbette bir tanıdığa rastlamış kadar mutlu oluyoruz.  Tarkan, Burak Kut, Mustafa Sandal, Reyhan Karaca, Yonca Evcimik, Sezen Aksu, Teoman,  İzel Çelik Ercan, Şebnem Ferah, Grup Vitamin, Mansur Ark gibi 90’lara şarkılarıyla damga vurmuş birçok sanatçının o yıllarda yaptıkları şarkıları hala bayıla bayıla dinliyoruz.

Elbette bayılmakla beraber bazı eleştirel sesler de çıkıyor mesela Tuna Kiremitçi 90’larla ilgili  bir post paylaşmıştı. Bu post’unda 90’ların bir çok şarkısını kendisinin de sevdiğini ve nostaljisini anladığını söylemişti. Ama aynı zamanda o dönem parayla klip yayınlanıp listelerde kendisini bir numaraya taşıyanların olduğunu belirtip acı bir gerçekten de bahsetmiş. ‘Günahıyla sevabıyla’ bir dönem yaşandı. Bu eleştirilen durum şimdi de yapılıyor aslında. En çok dinlenen, izlenen olmak isteyenler sosyal medyada ‘tık satınalma, takipçi satınalma’ yöntemleriyle kendilerini liste başlarına taşımaya çalışıyorlar. Yine de bir gerçek var ki ‘iyi’ olan kendini her yerde belli ediyor.

Benim 90’larımda kendi listemde Burak Kut şarkıları ilk 3’e girer. Üstelik ilk 3’e de Burak Kut şarkıları girer:

Sıralayacak olursam:

Benimle Oynama

Yaşandı Bitti

Bebeğimdin.

Tabi ki Tarkan da Kenan Doğulu da bebeklerimdi. Ama işte kişinin kişisel tarihi de devreye girince çalma listesi de ona göre şekilleniyor. Herkesin 90’ları kendine. Siz de ilk 3’ünüzü yazın gönderin paylaşalım…

Ha bu arada 90’lar belki hiç bitmeyecek onu dönemler üstü bir dönem olarak sevip kollayacağız ama şunu da bilin ki ‘Milenyum’ gümbür gümbür geliyor. Bir yazı da ‘Milenyum’ için yazarım artık…