Uzun ve mavi bir sessizlik içinde yatıyordum. Huzuru her bir hücremde hissederek büyüdüm ben. Güneşin koynundan çoğaldım, hem büyüdüm, hem büyüttüm ve sana ruh verdim. Uçsuz bucaksız denizlerimde yıkadım seni. Sana hiç yalan söylemedim, karnını tok, sırtını pek tuttum. Korkunç yıldırımlar, sonsuz yağmurlarda verdim sana başını sokacak bir dam, yakacak odun ve ısıtacak ateş de… Tüm kartlarım açıktı benim ve seni diğer çocuklarımdan hiç ayırmadım. Bereketli topraklarımda besledim seni, görkemli tepelerimin rüzgarlarıyla serinlettim. Yordun beni sen, gözlerimi yaşlı bıraktın. Asırlardır varlığına müsamaha gösteriyorum. Yaptığım onca karşılıksız iyiliğe rağmen hep acı gördüm senden, yordun beni, yordun denizlerimi, gökyüzümü zehirledin, ağaçlarımı kestin, betonunla öldürdün beni. Senden olmayan tüm canlıları köle yaptın, sistemli bir şekilde yok ettin…Ve sonunda bir virüs geldi senin için. Ama bu benim sana armağanım değil! Bu virüs senin eserin, senin doyumsuzluğunun, hırsının, değer bilmezliğinin eseri, yepyeni bir Guernica hikayesi bu. Bu küçücük virüs aklını başına getirsin. Kim olduğunu…Belki bir gün yeniden severim seni.